TÜRK HUKUKU KARAR TÜRLERİ
Türk hukukunda karar türleri; ara karar ve nihai karar şeklindedir.
Hâkim, verdiği kararla yürütmekte olduğu yargısal faaliyeti sonlandırıyorsa bu tür karar “nihai karar” ya da “kısa karar”, buna karşılık hâkim, karar verdikten sonra uyuşmazlığın çözümü için yargılama faaliyetine devam ederek o yargılamadan veya davadan elini çekmiyorsa bu kararlar “ara karar” denilir.
1. Ara karar nedir?
Hâkim veya mahkemenin dosyadan el çekinceye kadar yargılamanın yürütülmesi için vermiş olduğu bütün kararlar, ara karar olarak isimlendirilir.
Ara kararlara karşı tek başına kanun yollarına başvurulamaz; ara kararların ancak nihai kararla birlikte kanun yolu denetimine tabi tutulabilir.
Hakim verdiği ara kararından talep üzerine veya kendiliğinden dönebilir yani rücu edebilir. Zira Yargıtay dava veya yargılama sonuçlanmadan önce mahkemeler verdikleri ara karardan her zaman dönebilirler demektedir.
Hâkimin verdiği ara karardan dönebilmesinin tek istisnası; ara kararın taraflardan biri için usûlî kazanılmış hak teşkil etmesi durumudur.
“…Kural olarak mahkeme, verdiği ara kararından, dava veya yargılama sonuçlanmadan önce dönebilir. Genel nitelikteki bu kuralın tek istisnası, verilen ara kararının taraflardan biri yararına usulü kazanılmış hak doğurması halidir. Diğer bir ifadeyle, bir ara kararının verilmesiyle taraflardan biri yararına usulü kazanılmış hak doğar ise, mahkemenin artık bu karardan dönmesine yasal olarak olanak yoktur. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bozma ilamına uyulmasına ilişkin ara kararı da bu nitelikte olduğundan, bozmaya tensip ile uymuş olan mahkemenin artık bu karardan dönerek direnme kararı vermesi olanaklı değildir. Çünkü usule ilişkin kazanılmış hak müessesi usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir.” Yargıtay HGK, 14- 227/241, 2.5.2007
2. Nihai karar nedir?
Nihai kararlar, hâkimin dosyadan el çektiği, yargılamayı sona erdiren kararlardır.
Hâkim veya mahkeme nihai kararını açıkladıktan sonra karar hatalı olsa dahi artık bu kararından dönemeyecektir.
Görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılması kararları usule ilişkin nihai kararlardır..
“…Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar usule ilişkin nihai bir karardır. Çünkü, mahkeme böyle bir karar vermekle, davadan elini çekmektedir ve bu karar temyize de tabidir. Bu karar ile yargılama harç ve giderlerine de hükmedilmek gerekir…” Yargıtay 14. HD, 21.3.2003, E. 2003/1273, K. 2003/2117
“…Usule ilişkin nihai kararlar, dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmezler. Başka bir ifadeyle dava şartlarının oluşmaması veya yerine getirilmemesinden ötürü bir davanın reddolunması, şartlar gerçekleştiğinde davanın açılmasına engel değildir…” Yargıtay 13. HD, 4.10.2004, E. 2004/6100, K. 2004/13542
Esasa ilişkin nihai kararlara hüküm denir.
Bunlar:
- Eda hükmü
- Tespit hükmü
- İnşai(yenilik doğuran) hüküm
Taraflar, davanın kabulü, davadan feragat ve sulh gibi usûl işlemleri ile yargılamanın her aşamasında herhangi bir hüküm verilmeksizin davayı sona erdirebilir. Çünkü bu usûl işlemleri ile davaya son verilir; bu işlemler hükmün yerine geçer ve hükmün sonuçlarını doğurur. Feragat ve kabul halinde dava konusuz kaldığından mahkemenin karar verilmesine yer olmadığına yönelik bir karar vermesi gerekir.
3. Kısa karar nedir?
Belirtildiği üzere asıl olan nihai kararın gerekçesiyle birlikte yazılıp yargılamanın son duruşmasında taraflara okunup anlatılması, yani tefhim edilmesidir. İşte dava bitiminde ve yargılamanın son celsesinde tarafların yüzüne okunan bu gerekçesiz karar, kısa karar olarak isimlendirilir.
Kısa karar muhakkak duruşma tutanağına geçirilerek tarafların yüzlerine okunmalıdır.
4.GEREKÇELİ KARAR NEDİR?
Gerekçeli karar yazıldı; mahkemenin sonuçlanması anlamına gelmektedir. Mahkeme sonuçlanırken açıklamadan yazılan gerekçe ayrıntılı şekilde ifade edilmelidir.
Hukuk Yargılamasında Gerekçeli Karar
Hukuk yargılamasında gerekçeli karar yazılırken içerisinde bulunması gereken birtakım unsurlar vardır. Hakim, gerekçeli kararı oluştururken kararın bu unsurların tamamını içinde yer almasından yükümlüdür.
Gerekçeli kararda bulunması gereken unsurlar HMK madde 297/1 ;
- Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiği
- Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri
- Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler
- Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresi
- Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalar
- Gerekçeli kararın yazıldığı tarih
Ceza Yargılamasında Gerekçeli Karar
Ceza yargılamasında da gerekçeli kararda dikkat edilmesi gereken hususlar CMK m.232 de hükme bağlanmıştır. Bunlar ;
- Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılır.
- Hükmün başında; hükmü veren mahkemenin adı, hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği, beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı, yazılır.
- Hükmün gerekçesi ve varsa karşı oy gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç on beş gün içinde dava dosyasına konulur.
- Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
- Hüküm sonucu tefhim edildikten sonra gerekçeli karar imzalanmadan hâkim ölür veya herhangi bir sebeple kararı imzalayamayacak hâle düşerse, yeni hâkim, tefhim edilen hükme uygun olarak gerekçeli kararı bizzat yazarak imzalar. Toplu mahkemelerde böyle bir durumun gerçekleşmesi hâlinde, hüküm diğer hâkimler tarafından imzalanır ve başkan veya en kıdemli hâkim tarafından, hükmün altına diğer hâkimin imza edememesinin sebebi yazılarak imza olunur.
- Hüküm fıkrasında verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
- Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
İdari Yargılamada Gerekçeli Karar
İdari yargılama gerekçeli kararı idarenin bilgilenmesini ve hukuka aykırı tutumunu gidermesini sağlamaktadır.
Gerekçeli Kararda Neler Bulunmalıdır?
Gerekçeli kararda bulunması gereken zorunlu unsurlar yargıtay içtihatları kapsamında belirtildiği üzere;
- Hükmün verildiği tarih
- Hakim ya da hakimlerin ve zabıt katibinin imzası
- Hukuki sebep
- Delillerin tartışılması
- Tarafların iddia ve savunmalarının özeti
- Tarafların uyuştuğu ve uyuşamadığı hususlar
- Ret ve üstün tutulma sebepleri
- Hüküm sonucu
- Yargılama giderleri ve taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmın iadesi ve varsa kanun yolları ve süresi
- Sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç
5. Gerekçeli mahkeme kararı nasıl yazılmalıdır?
Gerekçeli karar nasıl yazılır, gerekçeli kararın içeriği nasıl olmalıdır? Yargıtay HGK Karar: 2018/55 ve HMK’ 297. Maddesi mahkeme kararının nasıl olması ve neleri içermesi gerektiğini belirtirler.
Buna göre:
- Hükmin “Türk Milleti Adına” verildiği ibaresinin.
- Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları,
- Mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
- Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
- Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
- Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
- Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
- Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi ve
- Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması gereklidir.
- Ayrıca kararda, hükme karşı kanun yoluna başvuru imkânın olup olmadığı, bu imkân varsa kanun yolunu başvuru süresinin kaç gün olduğu ve bu sürenin hangi tarihten itibaren başladığının gösterilmesi gerekir.
Bunların haricinde senet, mektup gibi yazılı delillerin varlığı halinde bunların, tarih ve sayıları gibi bilgiler kararda yer almalıdır.
“…HUMK’nun 388. maddesinin 3. bendince kararda, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller gösterildikten sonra bunların red ve üstün tutulma sebeplerinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucun ve hukuki sebebin gösterilmesi zorunlu olup TC Anayasası’nın 141. maddesince de cümle kararların gerekçeli olması öngörülmüştür…” Yargıtay 15. HD, T. 5.6.1996, E. 1996/2715, K. 1996/3161
Gerekçeli karar ilkesine uyulmaması nedeniyle adil yargılama hakkının ihlali söz konusu olur.
Gerekçeli Karar Ne Zaman Açıklanır?
Hukuk mahkemelerinde hükmün verildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde gerekçeli karar yazılır.
İdare ve Vergi mahkemelerinde hüküm verildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde gerekçeli karar yazılır.
Ceza mahkemelerinde hüküm verildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde gerekçeli karar yazılır.
Gerekçeli Kararın Kısa Karara Uygun Olmaması
Mahkeme, duruşmanın bitiminde gerekçeli kararı yazmadan önce kısa karar yazar. Bu kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerekmektedir. Kısa kararla gerekçeli kararın uygun olmaması yargılamanın aleniyetine ilişkin emredici mevzuat hükümlerine aykırı bir durum meydana getirmektedir. Bu durum usul ve kanuna aykırılık teşkil edecektir.
Hâkimin dava bitiminde verdiği ilk karara aykırı, bu kararı desteklemeyen, yani kısa kararla çelişen bir gerekçeli karar yazması, 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereği bozma sebebidir.
Hukuka Aykırı Sayılabilecek Gerekçeli Karar Nasıl Olur?
Bazı durumların varlığında gerekçeli karar hukuka aykırı hale gelir. Bunlar;
- Gerekçeli karar ile kısa kararın farklı olması
- Gerekçenin yetersiz olması
- Gerekçeye erişilememesi
- Gerekçenin varsayıma dayalı olması
- Gerekçede çelişkili kavramlar bulunması
- Gerekçenin şarta bağlı olması
- Gerekçenin gereken sürede yazılmaması
- Dilekçenin yasal dayanaktan yoksun olması
- Gerekçeli kararda başvurulacak kanun yolu mercii ve sürenin belirtilmemesi
- Hükümde kanuna aykırı olarak değişiklik yapılması
Gerekçeli Karar Ne Zaman Tebliğ Edilir?
Gerekçeli kararın ne zaman tebliğ edileceği hususunda kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak gerekçeli kararın yazılıp imzaladığı tarihten itibaren ivedilikle taraflara teslim edilmelidir. Ceza ve hukuk mahkemelerinde gerekçeli kararın tebliğ edilmesi değişiklik göstermektedir.
Ceza mahkemelerinde gerekçeli karar, yazıldığı tarihten itibaren taraflara tebliğ edilirken; hukuk mahkemelerinde taraflara tebliğ edilmesi için tarafların talep etmesi ile tebliğ edilmektedir.
GEREKÇELİ KARAR EMSAL YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/22303 E. 2016/3097 K. 23.02.2016 T.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 294 ve devamı (Mülga HUMK’nun 382 ve devamı) maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde
tesis edilmesi ve de en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
Bu minvalde, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır.
Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2018/4677 E. 2018/9114 K. 11.12.2018 T.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA karar verilmiştir.
Yargıtay 22. HD 2016/19889E. 2018/845K. 12.02.2018T.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de HMK 298/2. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın da buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa, son oturumda tefhim edilen kısa kararda sigorta şirketi yönünden hüküm kurulmadığı, zaptın ve kararın incelenmesinden HMK 298/2. maddesine göre gerekçeli karara aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.